Doğa cennetinde tehdit bitmiyor!

 Doğa cennetinde tehdit bitmiyor! Doğa cennetinde tehdit bitmiyor!

Milli Park kıyılarında yapılmak istenen midye çiftliklerine karşı mücadele sürerken, bir başka yatırımcı da B.Menderes Deltası’nda karides çiftliği kurmak için harekete geçti.

Dünya’nın ve Türkiye’nin sayılı doğal miraslarından biri olan Dilek Yarımadası Milli Parkı, balık ve midye çiftliklerinden sonra karides çiftliği tehdidi yaşamaya başladı. Yılın büyük bölümünde denizden trol teknelerinin kuşattığı yarımada ve çevresinin geleceğini tehlikeye sokan girişim, çevrecileri harekete geçirdi. Gaziantep merkezli Sanko Holding tarafından kurulması hedeflenen karides çiftliğinin bölgede yaratacağı zarara dikkat çeken Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), Milli Park yönetimine bir çağrı yaparak bu yatırım için olumsuz görüş bildirilmesini istedi.

Yatırımcı firma temsilcilerinin bölgedeki planlama çalışmaları devam ederken bir açıklama yapan EKODOSD, Milli Park’ın bütünlüğüne ve önemine dikkat çekti. EKODOSD açıklamasında, B.Menderes Deltası’nın doğal çeşitlilik adına taşıdığı öneme vurgu yapılarak korunmasının önemine işaret edildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı; doğal ve kültürel kaynak değerleriyle, yarımada oluşuyla, orman, sulak alan, deniz ekosistemlerini bünyesinde barındırmasıyla ve zengin yaban hayatı nedeniyle Türkiye’nin en önemli milli parkları arasında olup, en iyi korunan doğal alanlardan biridir.

Milli Parkın Büyük Menderes Deltası bölümü de Türkiye’nin en önemli 10 sulak alanının başında gelmektedir.

Ornitolojik açıdan büyük önemi olan ve 256 tür yaban kuşuna ev sahipliği yapan Büyük Menderes Deltası, nadir türlerin yaşadığı önemli bir doğa alanıdır.

Böylesine önemli bir doğa alanına, balık çiftliklerinden sonra bir tehdit daha Karides yetiştiriciliğinden geldi.

Söke ilçesine bağlı Tuzburgazı sınırları içinde bulunan 4 noktada yıllık 900 ton kapasiteli sera içi havuzlarda karides yetiştiriciliği talep edilmesi istenmektedir.

Bahse konu alanlar; Milli Parkın Uzun Devreli Gelişme Revizyon Planında Sürdürülebilir Kullanım bölgesinde bulunsa da alanların bulunduğu yer 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’yla korunan, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca 1. Derece Doğal Sit kapsamında olan ve ayrıca köy merası olarak belirlenen bölgededir. Yoğun bir şekilde deniz börülceleriyle kaplı bu alanlar, yaban kuşlarının doğal üreme alanlarıdır. Buralarda adım attığınız yer kuş yuvalarıyla doludur.

Milli Parkın doğasına uygun olmayan ve dışarıdan getirilen her türlü canlı, alanın kadim ekosistemini uzun vadede büyük zarar vereceğinden ve değiştireceğinden, kamu yararı bulunsa da bu tür uygulamalara kesinlikle izin verilmemelidir.

Deltada yapılacak karides yetiştiriciliği; hassas bir ekosistem özelliği gösteren bu alanda, azot ve fosforun fazlalaşarak alg üretiminin aşırı artmasına, oksijen miktarının düşmesine ve ötrofikasyona neden olacağı açıktır. Oksijen miktarının azalması ile birlikte, deltada geçmişten bugüne kadar zaten azalma gösteren balık türleri de tamamen yok olabilir.

Ayrıca bu ortama sokulacak yabancı karides türleri ortamda baskın tür haline gelerek ekosistemi tamamen bozabilir.

Bu alanda yapılacak gerek insan faaliyetleri gerekse karides yetiştiriciliğine ait yapılaşma ve tesisler ve buradan doğacak çevresel kirlilik, bölgedeki ekolojik yapıyı tamamen bozacaktır.

Bununla birlikte ekoturizm ile ön plana çıkması gereken nadide güzellikteki Karina ve yakın çevresi kokudan geçilemez bir hale gelecek ve ayrıca görsel açıdan değerini kaybederek tüm cazibesini kaybedecektir.

Samson Dağları’ndan gelen tatlı ve acı nitelikte sürekli akan kaynak suyu, alanda doğal bir habitat oluşturmuştur. Özellikle kurak geçen yıllarda bu kaynak alandaki ekosistemin sigortasıdır.

1960’lı yıllardan bu yana Büyük Menderes Deltası’nın özellikle kuş varlığını takip eden yabancıların hayranlık duyduğu, onlarca belgeselin çekildiği bu sulak alan, ülkemizin uluslararası alandaki algısını pozitif yönde etkilemektedir. Karides yetiştiriciliği gibi faaliyetlerin yapılması bu algıyı tersine çevirecektir.

Büyük Menderes Deltası’nda şahısların kazanmasına yönelik faaliyetler yerine, yerel halkın ekonomisine katkı yapacak, geleneksel balıkçılığın sürdürülebilirliğini sağlayacak, Aydın turizmine ve ülkemizin tanımına katma değer katacak ve doğayı bozmadan yapılabilen ekoturizm faaliyetlerinin geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekir.

Zaten Milli Parkın da geçmiş yıllarda planlamalarına aldığı ekoköy projesi de yereli destekleyen ve doğayı koruyan önemli çalışmalardan biri olup, bu konunun mutlaka hayata geçirilmesi gerekir.

Bu tip projeler milli parkın değerini daha da arttırır, karides yetiştiriciliği gibi faaliyetler ise bölgenin ekolojik yapısını bozacağı gibi, uluslararası anlamda değerini düşürür.

Bir yandan Milli Parkın sınırlarının genişletilerek korunan alan sayısının çoğaltılması ve milli parkın Panparks’a üye olması düşünülürken, bir yandan da milli parkın içinde böylesine doğayı bozacak faaliyet taleplerinin gelmesi çok üzücüdür.

Ekonomi belki önemlidir ancak buradan kazanılacak parayla, bir sulak alan yaratılamaz. Ekonomiyi, ekolojik yapıyı bozmadan geliştirebilecek ekoturizm gibi doğru yöntemler ve özellikle yerel halkın refahını yükseltebilecek doğru projeler hazırlanmalı ve desteklenmelidir.

Büyük Menderes Deltası gibi sulak alanlar doğal döngünün sonucunda binlerce yılda oluşmaktadır. Bu tür faaliyetlere izin verilirse çok kısa sürede bozulacak ve geri dönülmesi mümkün olmayan tahribatlar meydana gelecektir.

Karides yetiştiriciliği talebinin Milli Parklar tarafından olumlu görüş verilmemesini umuyor ve bu konuda destekliyoruz.

WWF-Türkiye tarafından yürütülmeye yeni başlanan “Deniz Kıyı Diyaloğu Projesi” için Türkiye kıyılarında Antalya Kaş ve İstanbul Adalar’la birlikte Kuşadası Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı seçilmiştir.

Türkiye’deki Deniz ve Kıyı Koruma Alanlarının yönetişimine daha aktif katılım ve ulusal bir ağ oluşturulması hedeflenen projeye EKODOSD olarak biz de destek veriyoruz.”


  • post

Yorum Yazın