Londra’daki V&A Müzesi, Marie-Antoinette’i bir kez daha glamur kraliçesi olarak taçlandıran bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
Marie-Antoinette trajik bir sonla karşılaştı, fakat hayatını bütünüyle yaşadı ve istemeden de olsa stilin gerçek bir ikonuna dönüştü – belki de tarihteki ilk ikonlardan biri. 20 Eylül’den bu yana Londra’nın South Kensington bölgesindeki Victoria & Albert Müzesi ona geniş kapsamlı bir sergi ayırdı: « Marie Antoinette Tarzı ». Bu, Birleşik Krallık’ta moda odaklı bakışla ele alınan, tartışmalı, etkili ve glamur dolu bu kraliçeye adanmış ilk sergidir. Ya da daha doğrusu stiline, kökenlerinden başlayıp sayısız yeniden doğuşuna kadar olan süreç, 250 yılı aşkın bir tasarım, moda, sinema ve dekoratif sanatlar iz bıraktı.
Saray’a Hoş Geldiniz
Sarah Grant tarafından düzenlenen bu sergi sadece tarihî bir yolculuk değil, mitin gerçek bir içselleştirmesi; giysiler, takılar, efsaneler, sinema ve pop kültürüyle beslenen bir iklimde sürükleyici bir deneyim olarak tasarlandı. Küratöre göre: « Tarihin en çok gözlenen, eleştirilen ve büyülenmiş kraliçelerinden biri olan Marie-Antoinette, aşırılığı ve zarif bir güzelliği aynı anda simgeler. Avusturya arşidüşesi olup Fransa kraliçesi unvanını alan bu figür, dönemin zevklerini ve Avrupa modasını derinden etkiledi; evrensel ölçekte hâlâ yankılanan belirgin bir stile öncülük etti. Bu sergi, kraliçeye ait bu stil ve onu taşıyan figürü, kraliçeye ait değerli nesneler ve mirasından esinlenen sanat eserleri üzerinden inceliyor. Bu, adından önce gelen bir ünün mirasıdır, aynı zamanda çekiciliği hâlâ bozulmayan bir kadının hikayesidir. Onun yolculuğu her nesil tarafından yeniden yorumlandı ve uyum sağlandı. Göz kamaştırıcı glamur, ihtişam ve trajedinin nadir birleşimi bugün XVIII. yüzyıldakine kıyasla hâlâ büyüleyici kalıyor; bu sergi tüm yönlerini gözler önüne seriyor.»
Ve bu sergiyi görkemli bir şekilde sunuyor: Versailles’ten hiç ayrılmamış bazı ödünler dahil olmak üzere 250’den fazla parça, orijinal giysi parçalarının bazıları, Petit Trianon’un masa servisi, porselenler, müzik aletleri ve hatta 1793’teki idamından önce yazılan son not. Ancak bu kadarla bitmiyor: Bu tarihî objelerin yanında, Dior, Valentino, Moschino, Vivienne Westwood, Chanel veya Erdem gibi çağdaş stilistlerin tasarımları da sergide yer alıyor; onların rokoko stilini podyuma layık bir dokunuşla yeniden yorumladılar ve yeniden canlandırdılar.
