Milano’da 35 metrekarelik küçük bir alan, görünenden çok daha büyük hissediliyor
Küçük bir alanda yaşamak konfor ya da güzellikten vazgeçmek anlamına gelmez. Elde bulunan veriler, tam tersini gösteriyor: genellikle yüzey eksikliği, sınırları fırsata dönüştürebilen yaratıcı çözümleri tetikliyor. Bu durum, Milano’daki Archventil ajansından Elena Tomlenova ve ekibinin tasarladığı bu mekanda da geçerli. Burada sadece 35 metre karelik bir alanda, basit bir daireden çok daha fazlası olan bir proje hayat buluyor: « Bu bir fikir laboratuvarı ve tasarımın yaşam biçimimizi nasıl değiştirebileceğine dair somut bir örnek », diye açıklıyor iç mimar.
Her unsur, alanı çoğaltmak için özenle tasarlandı ve boyutların varsayımdan daha geniş ve ferah bir ortam hissi uyandırması sağlandı. Sır belki doğal ışığın akıllıca kullanımı, algıyı güçlendiren renk tercihlerinin yapılması ve her santimetreyi optimize eden özel çözümlerin uygulanmasıdır; duvarlarla kaynaşan dolaplar, çok işlevli mobilyalar ve akıllı mimari detaylar gibi. Böylece proje, çağdaş tasarımın bir manifestosu haline geliyor: davetkar, işlevsel ve şık. « Her detay milimetreye kadar ayarlanmıştır », diye sürüyor Elena Tomlenova. « Mobilya seçimleri mimariyle diyalog halinde: sonuç, estetik ile işlevselliğin kusursuz bir denge içinde birlikte var olduğu bir şehir sığınağıdır. »
Bir küçük alanı en iyi nasıl optimize ederiz?
Proje, Milano’da konfor ve modernliği, aynı zamanda zarafetten ödün vermeden özel tasarlanmış bir alan yaratma ihtiyacından doğdu. « Hedef, her ayrıntının kendine özgü bir atmosferi tanımlayacak kadar samimi fakat işlevsel, davetkar fakat rafine bir ortam yaratmaktı. »
Tuğla renkli duvar, girişten yatak odasına kadar tekrarlanan bir leitmotif olarak sıcak ve sofistike bir atmosfer sunuyor ve görsel ile renk akışında gerçek bir iplik görevi görüyor. Buna karşılık, bej ve taupe tonlarının daha yumuşak kullanımı alanı büyütüyor, havayı, parlaklığı ve uyumu artırıyor. Özenle seçilmiş mobilyalar ve pencerelerden bolca sızan doğal ışık tümüyle birleşerek alanı zarif ve çağdaş bir şehir sığınağına dönüştürüyor.
Proje’nin kalbi, özel tasarımda yatıyor
Bu projenin en çok dikkat çeken özelliği, çelik profillerle özel yapım olan cepheye sahip sürgülü cam bölmedir. « Bu sadece işlevsel bir çözüm değil, aynı zamanda sahnelenmiş bir hareket » diyor mimar. O, mekanları tamamen kapatmadan tanımlıyor ve ışığın özgürce dolaşmasına olanak tanıyor. « Bu mimari unsur, daireye hemen karakter kazandırıyor. » Yanında, Centro Veneto del Mobile tarafından yapılan mutfak ve dolaplar kompakt ölçülerden maksimum verimi alıyor. Zeminde CP Parquet’in doğal ahşap dokusu sıcaklık hissini güçlendirirken, seçilen mobilyalar da belirli bir stil tercihini yansıtıyor: pratik ama asla sıradan, şık ama her zaman ulaşılabilir. Her oda, tekil bir anlatının parçası olarak tasarlandı: ek alanı saklayan k embodun gövdesi olan sandukalı yatak, misafirler için ayrılan koltuk-yatak ve gerektiğinde sehpa görevi gören yuvarlak puflar dahil. Tüm bunlar, bir leitmotif gibi tekrar eden bir ayrıntı ile birleşiyor: dairenin geometrisi. Bu özellik, lambalarda, aksesuarlarda ve hatta banyoda bile kendini gösteriyor; mekâna süreklilik duygusu kazandırıyor, daireyi akıcı, uyumlu ve şaşırtıcı derecede tutarlı kılıyor.

