Yoksulluğun “ilacı” bulundu!

Yoksulluğun “ilacı” bulundu! Yoksulluğun “ilacı” bulundu!

İMECE demişler çocuğa, yokluk ve yoksunluk arasında. Aklına aç olan karnı, okulda giyeceği ayakkabısı, sıcacık uyuyacağı yorganı ve anasının dinen gözyaşları gelmiş. Komşusundan duymuş İMECE’yi kadın, yarısında bıraktığı hayatı yakalamış sımsıkı ucundan. Hasta yatağında inleyen yaşlı amca, sıcacık bir tas çorbada tanımış onları… İMECE duymuş çığlığını. Yalnızken çok olmuş, yokken var; eksikken tam olmuşlar. Acıyan yanlarına merhem olmuş İMECE, yarınlarına umut. Bir dokunuş bin derde deva olmuş İMECE’yle…

Kocaman bir Gönüllülük Ordusudur, İMECE. “Her gün en az bir iyilik yapmak” sloganıyla çıktıkları bu yolda, insanlara “umut” olmak için gece gündüz demeden savaşır…

Kuşadası İmece Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (İMECE-DER) Kurucu Başkanı Gencay Hükümdar ile derneği ve kurulduğu günden bu güne kadar gerçekleştirdikleri çalışmaları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.

Orta Asya’dan başlayan yardımlaşmanın, Anadolu’dan Balkanlara ve oradan da günümüze kadar ulaşması demektir “İmece”; bir nevi kültür mirasıdır. El birliği demektir; omuz omuza verip sorunların üstesinden gelmektir; Vicdandır İMECE,  Özveridir…   

Kuşadası’nda yaşayan ve bir otelde Teknik Müdür olarak çalışan Gencay Hükümdar’ın Kurucu Başkanlığı’nı üstlendiği, Kuşadası İmece Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak (İMECE-DER) bir elin parmakları hesabı başlar hikâyesine. Gönüllü olarak kaldırıp taşı, koyarlar ellerini altına. Taş ağırdır ama umudun adı olmak hafifletir tüm ağırlığı. Bir elin parmakları derken iki el olur; adı eller olur ve sımsıkı kenetlenir birbirine. Bireysel başlayan mücadele iki, üç, dört derken zaman içerisinde koskocaman bir kalabalığa döner. Derneğin, bugün, yönetim ve saha ekibini; Başkan yardımcısı Emel Akalın, Sekreter Nermin Adalar, Sayman Gönül Türe görev alırken, üyelerini İbrahim Yalcinsoy, Emin kılıç Özgen Ünlü, Süleyman Ceyhan, Mehlika Pekdemir, Mehmet Ercan İnoğlu, Ramazan Korkmaz, Emine Ergürel, Necdet Aşan, Necdet Rızaoglu, Hasan Öztürk, Ali Taşcı, Gülsen Bulut, Özden Koru, Murat Güler oluşturur.

Pandemi zamanı “Dernek” olmanın ilk tohumları atılır

Özellikle, Pandemi zamanı artan talepleri karşılamakta çekilen bir takım zorluklar neticesinde, yaptıkları işin sınırları aşacağına inanırlar. Sayıları on binleri aşar ve iyilik hareketi tüm Kuşadası’nın sokaklarını sarar. 4 yıla yakın bir süredir umudun adı olan ve çalışmalarına devam eden dernek; bugün, dernek çatısı altında ikinci yılını tamamlamak için gün sayıyor. Derneği’nin gelir kaynağı, üyelerin ve hayırseverlerin destekleriyle karşılanır. Her ay yapılan yardımlar açıklanır kalem kalem; şeffaftır yapılan işler. Dernek misyonunun, İmkân ve olanakları kısıtlı olanları, imkan ve olanakları iyi olanlar ile buluşturmak ve hayatı herkes için yaşanır kılmak olduğunu anlatan Hükümdar, “Amaca hizmet eden ve yardımları çok kısa sürede değerlendiren bir derneğiz. Derneğin üyelerinin yüzde 80’ini kadınlar oluşturuyor. Yardımlarımız, daha çok eşinden ayrılmış çocuklu kadınlar başta olmak üzere göğe yükselen hemen her feryadı kapsamaktadır. Dertlere derman olmak ve sendeleyen hayatlara bir nebze olsun omuz vermeye çalışıyoruz. İsteğimiz, bu durumdaki ailelerimiz, hayatın içerisinde ne zaman yardıma ihtiyacı olurlarsa bize ulaşmalarıdır.” diyor.

Sağlanan yardımların kapsamı geniş, Dernek üyelerinin enerji ve desteği sonsuz

Müracaatçı ile ilk görüşmede hazırlanan soru formuna verilen cevaplar doğrultusunda, uzmanlarca evlerde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda gıda, ev ihtiyaçları, giysi dışındaki eksiklerin de tespit edildiğini anlatan Hükümdar, “Yaşadıkları evde kaç kişinin yaşadığı, engelli birey olup olmadığı, evin geçimini kimin sağladığı, şiddete uğrayan olup olmadığı, eğitim durumları, sosyal güvencelerinin olup olmadığı, varsa, çocukların okuyup okuyamadığı, kişilerin hastalıklarının olup olmadığı, her hangi bir nedenle evden çıkma durumları varsa gidecek yerlerinin olup olmadığı, kurum kuruluşlardan, başka STK’lardan destek alıp almadıkları, destek alamamışlarsa nedeni, madde kullanan var mı, sağlık gereksinimlerinin olup olmadığı, devlet korumasında olsa da evde olan çocuk var mı, yaşlı bireylerin var olup olmadığı gibi durumların tespitlerini de gerçekleştiriyoruz. Bu görüşmeleri gerçekleştikten sonra yönetim kurulumuzun değerlendirmesi sonucu verilen kararlar doğrultusunda, kişinin durumuna göre uygun yardımları gerçekleştirip;  diğer ihtiyaçlarına göre de kurum ve kuruluşlara yönlendirmelerini yapıyoruz. Derneğimiz,  müracaat eden kişilerle görüşme yaparken, kişi hak ve özgürlüğünü zedelememeye; kişiye ait bilgileri açığa çıkartmamaya her şeyden çok değer ve önem verir. Bilgiler gizlidir ve her ne olursa olsun, hiçbir mercide paylaşılmaz. ” dedi.

Kuşadası’nda yaşanan “göç”, yoksulluk ve yoksunluğu arttırıyor

Kuşadası’nda, turizmden dolayı, iş bulmanın daha kolay olduğu düşüncesi, kentimize göçü, özellikle son yıllarda büyük oranda arttırır. İnsanların beslenme ve güvenlik ihtiyaçları, onları daha verimli ve güvenle yaşayacakları yerlere göç etmeye zorlar. Göç eden bireyler, başta uyum problemleri olmak üzere, maddi sıkıntıları da yaşamak zorunda kalır. Bir bütün olarak düşünüldüğünde, göçün meydana getirdiği veya getireceği sosyo-ekonomik sonuçlar vardır. Bu sonuçlar genellikle nüfus, istihdam, yaşam kalitesi ve kentleşme başlıkları altında toplanır. Göç edilerek, yasam kalitesinin arttırılacağı beklentisi vardır ancak eldeki hesap çarşıya uymaz ve göç ile gelen insanların büyük bir çoğunluğu, yaşadıkları zorluk ve yokluklara daha fazlasını ekler; yanlarında getirdikleri insanlara da çok daha zor bir hayatın kapısını açmış olur. Göç’ün, Kuşadası’nda çok büyük bir problem olduğunu anlatan Kurucu Başkan Gencay Hükümdar, “Özellikle son birkaç yılda göç potansiyeli fazlasıyla arttı. Göç ile gelen insanların yaşadıkları sıkıntıları birebir gözlemleyen biri olarak göçün engellenmesi; kontrol altına alınması gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde, Kuşadası’nda, yoksulluk ve yoksunluk patlaması yaşanabilir” diyor.

Kadın yoksulluğunun olduğu her yerde, çocuk ta yoksullaşıyor

Günümüzde, kadın yoksulluğunun, kentsel alanlarda da yoğun bir şekilde görüldüğünü anlatan Hükümdar,  “Boşanma, aile parçalanmaları, erkek işsizliği, savaşlar ve iç çatışmalar gibi olgular, kadın yoksulluğunu tetikleyen unsurlardır. Özellikle, kentsel ortamlarda toplumsal yapıların ürettiği olumsuzlukları ve geçim sıkıntılarını en çok temel kabiliyetlerden mahrum olan kadınlar yaşamaktadır.  Bu, hem hane içindeki ilişkilerde hem toplumsal hayattaki ilişkilerde, hem de çalışma hayatı ve işgücüyle ilgili olan ilişkilerde gözlemlenir. Çünkü kadınların ev işleri ile ilgili sorumlulukların olması, çocukların bakımı ve ev işlerine ek olarak hasta ve yaşlıların bakımı, kadını çalışma hayatından uzaklaştırmakta ve yoksulluğu çok boyutlu bir alan haline getirmektedir. Dolayısıyla kadın, mevcut sorumluluklarından dolayı yakın çevresi tarafından kamusal alana değil özel alana yönlendirilmekte ve “kadının yeri evidir” anlayışı ön plana çıkmaktadır. Bu durumun değiştirilmesi ve kadının hem sosyal hem de iş hayatına kazandırılması için çalışmalar yapılmalıdır” diyor.

Kuşadası’nın acil ihtiyaç listesine “Kreş” eklenmelidir

Kentsel yoksulluğun, kadını, hem ev işleri hem çocuk bakımı hem de çocukların beslenmesi gibi hususlarda görevlendirmiş olmasından ötürü, kadın  sadece ev geçimini üstlenen erkekten daha fazla sıkıntı ve yükümlülük altına itilir. Boşanmış, eşi çalışamayacak düzeyde hasta ya da evde küçük yaşta çocuğu olan kadınların ev ekonomisine destek olabilmek adına, meslek sahibi olması ya da çalışma hayatına girmesi bu noktada çok büyük önem taşır. Çocuğu ile yalnız yaşayan bir kadının, çocuğunu gönül rahatlığı ile bir kreşe bırakması, çalışma hayatına katılımı için büyük önem taşımaktadır diyerek sözlerine başlayan Hükümdar,” Kuşadası’nda, mevcutta bulunan Belediye’ye ait kreş var ancak onun da kapasitesi az sayıda öğrenciye yönelik. Bizim, çalışmak isteyen ancak evde bakıma muhtaç küçük yaşta çocuğu olan kadınlarımız için kreşler yapmamız ve bu sayede kadınlarımızı iş hayatına katılımını acilen sağlamamız gerekmektedir” sözleriyle, kadının topluma kazandırılmasında, kreşlerin ne denli büyük bir öneme sahip olduğunun altını bir kez daha çizmiş oluyor.

Yardım toplama işini “meslek” edinen insanlar var

Yardıma ihtiyacı yokken yardım talebinde bulunan kişilerin, özellikle pandemiden sonra artan yoksulluk ve yoksunluk ile beraber sayıları da artar. Derneğin iyi niyetini ve gönülden gerçekleştirdiği yardım etme mücadelesini sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanan bu kişiler, dernek üyelerini zaman zaman zor durumlara sokar. Verilen yardım yerine ulaşır ancak yardımı alan kişilerce farklı amaçlarca kullanılır. Durumun, hem dernek üyelerini hem de yardıma ihtiyacı olan gerçek insanları yanıltmak ve haklarını düşüncesizce kullanmak olduğunu anlatan Başkan Gencay Hükümdar, “Bizler, Kuşadası’nda, açlık sınırının altındaki insanlara ulaşmaya çalışıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz yardımları en ince ayrıntısına kadar araştırıyoruz çünkü derneğimizi yanıltan ve bu durumu meslek haline getiren insanlar maalesef çevremizde var. Bizlere maddi ve manevi anlamda destek sağlayan gönüllülerimize, bu noktada, yardımlarının kime ve ne şekilde ulaştığı konusunda açıklayıcı bilgileri de ulaştırıyoruz; gerek görülürse ev ziyaretleri de yapıyoruz birlikte. İçimiz bu noktada her zaman rahat. Dileğim, gerçekten desteğe ihtiyacı olan insanların haklarını hem de hiç ihtiyaçları yokken almaya çalışan insanların bu hatalarından bir an önce vazgeçmeleridir. ” diyor.


  • post

Yorum Yazın