Jeotermal sondaj izni istenen bölge ‘arkeolojik’ cennet çıktı!
EKODOSD, İstanbullu bir firmanın Değirmendere Bölgesi’nde sondaj yapmak istediği 4 bölgedeki ekolojik zenginliğe ve tarihi kalıntılara dikkat çekti, “buraya sondaj vurmak bu coğrafyanın kalbine hançer vurmaktır” açıklaması yaptı.
Kuşadası’nda İstanbullu bir firma tarafından başlatılan 4 jeotermal kuyu açma girişimine tepkiler büyüyor. Çevre kuruluşlarının “ÇED raporu” verilmemesi için başlattığı mücadeleye Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği de (EKODOSD) katıldı. EKODOSD tarafından konu ile ilgili açıklamasında, sondaj alanı olarak belirlenen Kirazlı Köye sınırlarında bulunan Değirmendere bölgesindeki tarihi ve ekolojik zenginliklere dikkat çekildi.
EKODOSD’un jeotermal sondaj girişimine tepkisi, derneğin sosyal medya hesabında çarpıcı bir yazıyla duyuruldu. Başkan Bahattin Sürücü’nün bölgedeki incelemelerine ait son görüntülerin de yer aldığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
KUŞADASI’NIN SICAK NOKTASI
Latmos Dağları’nın ünlü arkeoloğu Dr. Anneliese Peschlow’la 10 yıl önce, Kirazlı, Yaylaköy ve Caferli üzerinden Dilek Yarımadası Milli Parkı’na gitmiştik. Anneliese 2 noktada durmamızı istedi, araçtan indi ve doğanın fotoğraflarını çekerek bize döndü “Burası aynı Toskana gibi, muhteşem bir yer. Zeytinler, üzüm bağları, Akdeniz Servileri doğal peyzaj harika burada” demişti bir yabancı gözüyle.
Peschlow’un hayranlık duyduğu bu coğrafyanın içinde yer alan Değirmendere bölgesi Kuşadası’nın ekolojik açıdan Milli Parktan sonra en sıcak noktasıdır.
Ancak ekolojik açıdan sıcaklığı farklı algılayanlar, yerin altındaki sıcaklığı ölçmek ve burada jeotermal sondajı yapmak istiyorlar.
Bir firma tarafından, sera amaçlı jeotermal sondaj faaliyeti (4 adet sondaj kuyusu) projesi için, ÇED süreci başlatıldığı duyurulmuştur.
Böyle bir talep, Kuşadası’nın en hassas yeri olan Değirmendere bölgesinin kalbine hançer vurmak gibi bir şeydir.
Sondaj yapılmak istenen alanlar 1. derece arkeolojik sit kapsamında olup, daha bugün bile yeni arkeolojik buluntular elde edilmiştir.
Bir zamanlar 30’a yakın değirmenin bulunduğu bölgede ayakta kalan tek değirmen olan Saz Değirmeni’ni besleyen antik su yolları buradan geçmektedir. Sadece bu bölgede anıt statüsünde 832 yaşında bir Menengiç, 598 yaşında Londra Çınarı, 700 mt. Uzağında 1755 ve 1018 yaşlarında tarihe tanıklık eden zeytin ağaçları bulunmaktadır.
Doğa Koruma ve Milli Parklar’ın tür koruma eylem planında yer alan Campanula tomentosa denilen endemik tüylü çan çiçeğinin yaşam alanlarıdır.
Bugün birlikte araştırma yaptığımız Kirazlı muhtarı Mehmet Mersin “bugün doğaya farklı bir gözle baktım. Harika bitkilerin olduğunu gördüm. Tıbbi ve aromatik bitkilerin bu kadar yoğun olduğunu bilmiyordum. Bu bitkilerle ilgili bir proje yapılırsa, köyümüzdeki vatandaşlar içinde iyi bir gelir olur. Buraya yapılacak jeotermal buradaki bitkileri yok eder. Zeytin bizim en önemli geçim kaynaklarımızdan biridir. Değirmendere bölgesinde biz organik tarımı geliştirmeye çalışıyoruz. Jeotermal gibi faaliyetleri bölgemizde istemiyoruz” dedi.
Kuşadası bir turizm kentidir. Buradaki doğal peyzajı bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Aynı zamanda yöre insanları tarafından tarım yapılmaktadır. Pandemi döneminde tarımın ne kadar önemli olduğu ve tarımsal arazilerin mutlaka korunması gerektiği açıkça ortadadır. Değirmendere bölgesine hangi amaçla olursa olsun, tarımsal arazilerin içine yapılacak jeotermal faaliyetlerine kesinlikle izin verilmemelidir.
Kuşadası tüm kurumları ve sivil toplum örgütleriyle bu konuda işbirliği yaparak bu girişimleri durdurmalıdır.”
SLK HABERYazarımızın Diğer Yazıları
HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAYACAK!