Kuşadası’nın suyuna “kirli” engel!

Kuşadası’nın suyuna “kirli” engel! Kuşadası’nın suyuna “kirli” engel!

Kuşadası ve Söke, susuzluktan kurtulabilmek için dört gözle Sarıçay Barajı’nın tamamlanmasını beklerken, Eko Sistemi ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), temiz suyun önündeki büyük engele dikkat çekti. Barajı besleyecek derelerde bir araştırma yapan EKODOSD ekipleri, Latmos Dağları’ndaki madenlerin atık sularını Sarıçay’a boşalttıklarını belirledi. Yapılan incelemede maden atıklarının da suların götürmesi amacıyla dere kenarına bırakıldığı anlaşıldı.

Küresel ısınmayla birlikte dünyanın ön önemli sorunu haline gelen susuzluğa vurgu yapan EKODOSD, bölgedeki tespitleri sosyal medya hesabından paylaştı. “Su”yun önemine vurgu yapılan paylaşımda şu ifadeler kullanıldı:

“İklim değişikliğinin etkisiyle kurak geçen mevsimler sonucu özellikle yaz aylarında en çok sıkıntısını çekeceğimiz sorunların başında “Su” gelecektir.

Kentlerde büyük bir hızla devam eden yapılaşmalar, beraberinde gelen nüfus artışlarıyla zaten kısıtlı olan su kaynaklarını yetersiz hale getirecektir.

Bölgemizde su konusunda en çok sıkıntı çekecek yerleşimlerin başında Kuşadası, Söke ve Didim olacaktır.

Bu 3 ilçenin gelecekteki su sorunlarını çözmek için 2 baraj planlanmıştır. Kuşadası ve Söke için Sarıçay, Didim için Beşparmak barajları…

Kuşadası, Söke, Davutlar ve Güzelçamlı’nın içme ve kullanma suyunu temin edecek Sarıçay barajının sıyırma kazıları bitmiş ve gövde dolgusunun çalışmaları devam etmektedir.

Henüz başlamayan Beşparmak barajı ve çalışmaları devam eden Sarıçay barajını dolduracak sular Latmos (Beşparmak) Dağları’ndan gelecektir.

Şu anda Sarıçay havzasında, neredeyse derenin içine girecek kadar maden faaliyetlerinin olduğu görülmektedir. Kömür ocakları ve feldspat madenlerinin suları Sarıçay’a akmakta, maden atıkları suların götürmesi için dere kenarlarına yığılmaktadır.

Eğer tüm bunlara bir önlem alınamazsa, bu kentlerde yaşayanlar Latmos’tan gelen temiz sulara karışan kirli maden sularını içecektir.

İlgili kurumlar bu kentlerde yaşayanların temiz su içmesi için, Sarıçay ve Beşparmak baraj havzalarına kesinlikle maden ruhsatları için olumlu görüş vermemeli, verdikleri iptal edilmelidir.

Latmos bölgesi bu yerleşimlere su sağlayacak rezerv olmanın yanı sıra, kültür varlıkları açısından benzersiz zenginliklere, doğal hayat bakımından nesli tehlike altında olan türlere ve zengin bitki çeşitliliğine sahip olup, aynı zamanda geleneksel yaşamlarını yüzlerce yıldır sürdüren insanların yaşadığı bir bölgedir.

Latmos bölgesinde yapılan vahşi madencilik; ülkemizin imza atmış olduğu Avrupa Peyzaj Sözleşmesi kapsamında doğal ve kültürel peyzaj değerlerini yok etmektedir.

Bazı maden ocaklarının yanı başında yer alan binlerce yıllık arkeolojik ve kutsal alanlar, hayvancılık yapan yörükler tarafından da kullanılmış. Bu alanlar geçtiğimiz yıl tescil edilmiş olsa da ocakların faaliyete başladığı yıllarda neler kaybedildiğini bilen yok.

Hemen her köşesinden kültürel varlıkların çıktığı Latmos’taki araştırmalar için çok uzun yıllar gerekmektedir. İnsanlık tarihine yeni buluşlar katacak önemli değerlerin çıkabileceği bir yer olması nedeniyle mutlaka korunması sağlanmalıdır.

8 bin yıl öncesinden Osmanlı Dönemi’ne kadar birçok uygarlığın gelip geçtiği Latmos Dağları’nda, günümüzdeki insanlar da geleneksel yaşamlarını sürdürmektedir.

Yöre insanları fıstık çamlarından elde ettikleri künarlardan, zeytincilik, hayvancılık ve arıcılıkla geçimlerini sağlamaktadır. Bölgede yapılan madencilik faaliyetleri yöre insanlarının geleneksel yaşamlarını olumsuz etkilemektedir.

Her yıl yeni açılan ocaklar, çoğalan tırlar ve kamyonlar nedeniyle, ardı arkası kesilmeyen araçlar köylerde yaşayanların sağlığını etkilemekte ve ekonomik gelir getirdikleri arazilerinde geri dönülmez tahribatlara yol açmaktadır.

Latmos bölgesinin olağanüstü güzellikteki doğal peyzajı, binlerce yıllık zengin tarihi, biyolojik çeşitliliği, nesli tehlike altındaki türleri, eşsiz güzellikteki kaya yapıları ve geleneksel yaşamlarını sürdüren yöre insanlarıyla korunarak, gelecek nesillere ulaştırılması için, alana etkisi olabilecek her türlü olumsuz faaliyetin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.”


  • post

Yorum Yazın