Rüşvet, model değiştirdi!

Rüşvet, model değiştirdi! Rüşvet, model değiştirdi!

Türkiye’nin en saygın yer bilimcilerinden Prof. Övgün Ahmet Ercan, Kuşadası’nda yaşanan yapılaşma anlayışı ve doğa tahribatı ile ilgili müthiş bir yazı kaleme aldı. Prof. Ercan, Kuşadası’nın tarihsel geçmişinden bugüne kadar yaşadığı süreci ele aldığı analizinde, özellikle son yıllarda yapılaşma yüzünden yaşanan doğa tahribatı ve kaçınılmaz sonuçlarına dikkat çekti. Ünlü bilim insanının vahşi yapılaşma konusundaki saptamalarında en çarpıcı detayı imar düzeninin işleyişi oldu. Bu konuyla ilgili değerlendirmesinde değişen “rüşvet” anlayışına vurgu yapan Prof. Ercan, Kuşadasıspor’a yardım ve festival sponsorluğu gibi ilişkilerin kullanım amacını anlattı. İTÜ Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisleri Odası Deprem Bilim Üyesi Prof. Övgün Ahmet Ercan, sosyal medya hesabından da yayınladığı “Çalınan Kuşadası’nda susuzluk çok yakınlaştı” başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:

Evinizin, bahçe, arsa ya da tarlanızın tapusu sizde olsa da, milli emlaktan alıp kullansanız da o toprağın yalnızca üst 10 metresi sizin olup, ayrıca tanımlı olarak sizin kullanımınıza verilmiştir, kökü tüm Türk halkınındır. O toprakta ne yapacağınızın tanımı, belediyelerdeki tasarılarda(planlarda) belirlenmiştir. Onun dışında kendi isteğinize göre yapı dikemez, tarım yapamaz, yasal tanım ile tasarıları kendi çıkarlarınız doğrultusunda düzenletip, değişik amaçlarla kullanamazsınız.

KUŞADASI’NIN COĞRAFİ DURUMU

Kuşadası, 1957’lında İzmir’den alınarak, Aydın’a verilen, Ege’ye yamanmış toprak boyutu olarak çok küçük bir ilçedir. Kuzeyde Ayasuluk, İzmir-Pamucak, daha ileride Arvalya’ya varmadan, Pilavtepe sırtları, kuzey doğudaki Kirazlı, Burgaz, Çınar, Yeniköy köylerinden hemen çıkınca İzmir-Selçuk ilçesine girersiniz. Güneydoğudaki Yaylaköy, Soğucak, Caferli’de Kuşadası’nın köyleridir. Davutlar ile Güzelçamlı(İslam Şanlı) bucakları(onlar asla mahalle değildir) tepelerinin ardı Aydın-Söke ilçesiyle ile sarılmıştır.

Kuşadası’nın deniz kıyısındaki etekleri olan Ayasuluk, Türkmen, Yavansu, Karaova, kent içindeki üstün verimli tarım alanları, meyvelikler neredeyse bir karış boş kalmayacak biçimde yapı ormanına dönüşmüş, hızla dönüşmekte, ovada yer kalmayınca gerek kıraç, gerekse zeytinlikler abluka altına alınarak delicesine, saldırganca, gözü dönmüşçesine yapılaşmaktadır. İşin ilginç yanı bu çıkarcı saldırıya dur diyecek bir kurum yoktur. Her sorumlu, “Benden kaynaklanmıyor valla” diyerek geçiştirmektedir. Kabaca 20 km2’lik kıyı kuşağında 45 ile 50 bin yazlık vardır.

Ne yazık ki, yapılaşmanın kaynağı siyasi erk ile alınan dolaylı savgitler (rüşvetlerdir). Dolaylı savgitler; Kuşadası Spor’a yardım, festival ya da dinleti (konser) sakmanlığı (sponsorluğu), iftar yemekleri gibi türlü girişimlerdir. Bu yalnızca Kuşadası değil, tüm Türkiye’de yerel yönetimlerin aymazlığıdır. Bunun dışında, bir yerel yönetim sorumlusunca bir/birkaç konut almak ya da parasal çıkar sağlamak gibi dolaysız savgit alınacağını düşünmüyorum.

Düzlükte yapılaşmadan korunagelen sınırlı alanlar Davutlar ile deniz arasında kalan mandalin, şeftali bahçeleri ile yer kırıklarıyla sınırlandırılmış kuzey doğudaki kireçtaşlı yamaçlar, ayrıca Tüllüoğlu Tepe ile Uydu kent arasında kalan tarıma elverişli İğdecik Boğazıdır. Ancak, ne yazık ki, bir “jeopark” olması gereken Tüllüoğlu tepe önü ile İğdecik Boğazı da bu yıl çok katlı yapılaşmaya açılmıştır. Bu bir kıyımdır! Bu, bir Kuşadası’na yapılan geri dönüşü olmayan çok büyük bir kötülüktür. Gel de sorumlusunu bul! Kimse üstlenmiyor, ancak yapılar yasaksız olarak dikiliyor.

İLK YERLEŞİMDEN BUGÜNLERE

Oysa, Kuşadası’nda ilk yerleşim olan Neopolis, “Yılancı Burnu” denilen yerde İyonyalılarca kurulmuş. Ortaçağda Pilav Dağı eteklerinde “Andız Kulesi” denilen alandaki yerleşim, deniz ulaşım güçlükleri nedeni ile bugünkü Kuşadası’nın bulunduğu “Skala Nova” adlı kente kaymış. Milli parkın kuzeydoğusundaki Dilek Tepesi’nin eteğinde, on iki İyon kenti birliğinin toplanma yeri olarak bilinen Panionion’un çevre duvarları ile kamutayının(meclisi) kalıntıları günümüze ulaşmıştır (Kültür Müdürlüğü).

Karaova ile Kadıkalesi sınırında, Nazilli Tatil Sitesi içinde Venediklilerden kalma kale ile Anaya kentinin iskele, gömeç ile yerleşim alanları üzerine Nazilli Sitesi kondurulmuştur. Günümüzde, Anaya antik kentinin iskele ile deniz kıyısı yapılarının temelleri Nazilli Sitesi kumsalında görülmektedir.

Pygela antik kenti ise ilçenin kuzeyinde Kuştur’un olduğu konumda yer alır.

Osmanlı döneminde, Korsanlardan korunmak için Güvercin Adası çevresi ile, Kuşadası’nı savunmak için kenti çevreleyen surlar örülmüştür. Güvercinada surları dışında, kent içindeki surların pek azı ayakta olup, o dönemden kalma ahşap evler çarşı kesiminde halen ayaktadır.

Kuşadası, İzmir’e 95, Aydın(Efeler’e) 71 km, Nazilli’ye 115 km, Selçuk’a 21, Söke’ye 22 km uzaktadır. Çevre yolu olmadığından özellikle yazın Kuşadası içi ile yazlıklar kesiminde araç gidiş yolları tıkanır. Kent içinde aracınızı bırakacak yeri güç bulur, o nedenle 10 dakikada bir kalkan çok iyi işleyen mahalleler arası minibüsleri kullanırsınız (11,5 TL-2023 Temmuz). Kuzeydeki Yavansu’dan, güneydeki Karaova, Davutlar, Güzelçamlı’ya kadar olan yazlık alanları düz olduğundan ikitekerler(bisikletler) yoğun olarak kullanılmakta, ayrıca çok sayıda motosikletler ise trafik kurallarına uymadan korsanca sürülmektedir. Çeşitli dönemlerde yapılan kıyı kuşağındaki yaya ile bisiklet yolu, Güzelçamlı’dan, Atlantik otele kadar sürmektedir.

KAYNAĞI BELİRSİZ YATIRIMCILAR

Kışlık çoğunu (nüfusu 131 bin-2022), yazlık çoğunu 600-950 bin kişidir. Oturanlar, çoğunlukla başta Nazillililer, Sökeliler ile Efelerliler olmak üzere Aydınlılar, Denizlili, İzmirli ile Ankaralılardır. Günümüzde de Doğu ile Güneydoğu Anadolu’lar “her işi yaparım abi” diyen özelliksiz işçi akını vardır. Eskiden gelenler, Söke’nin Sazlı, Bağarası kesimlerine yerleşmişlerdir. Kaynağı belirsiz akçalarla Kuşadası’na yapı yatırımcısı olarak gelenlerden kimileri arkalarını siyasi güce dayayarak, dolaylı savgitler vererek dağ, tepe, ova istedikleri yeri yapı ormanına çevirmektedirler. Bu yanlış işlere dur demek, doğayı korumak üzere bir avuç çevre korumacı çabalasa da bu işlemler yıllar boyu böylece sürmektedir.

Gittikçe artan kişi yoğunluğunun gereksediği temizlik, sulama ile içimlik suyu sağlamak üzere, arsalar içine denetimsiz olarak çakılan çok sayıda derin kuyu, ayrıca ölçüsüz olarak çekilen yeraltısuyu vardır. Yeraltı sularının kökeni yağış sularıdır. Kuşadası Meteoroloji gözlemevi verilerine göre, en çok yağış kışın kabaca 100 kg/m2, İlkbahar 10 kg/m2, Yazın 3 kg/m2, Güzün 30 kg/m2’dir. 2022’de m2’ye Kuşadası’nda düşen yağış 440 kg/m2’dir. Ancak, toplam yıllık buharlaşma 1,715 kg/m2’dir. En çok buharlaşma Mayıs-Eylül ayları arasında ortalama 250 kg/m2, Kasım-Nisan arası 80 kg/m2’dir. Özetle Kuşadası’nda buharlaşma yağışın neredeyse dört katıdır. Bu demektir ki, Kararova ile Kuşadası’nda çakılan kuyular sularını, Söke ile onun arkasındaki Büyükmenderes çukurundan, deprem kırıkları ile derindeki erime boşluklu kireçtaşlarından almaktadır. O nedenle sular sert, ayrıca yavandır.

KURAKLIK VE SALGIN HASTALIĞA DAVETİYE

Karaova düzlüğü serbest bir akaçlama, su tutma alanıdır. Batıdan gelen tünek ya da yeraltı suları deniz içinden kaynayarak Ege Denizi’ni beslemektedir. Karaova’da azmaklardan başka ne bir ırmak, ne bir çay, ne de bir dere yoktur. Yıldan yıla gerek tarım, gerek bahçe sulaması, gerek temizlik suyuna olan ihtiyaç, gitgide arttığından her yıl daha çok kuyu açılmakta ya da yeraltı sularının çekilmesi nedeniyle kuyu derinlikleri arttırılmaktadır. Sığ kuyular 20-25 metre içinde kalırken, derin kuyular 70 ile 150 metre arasında yer almaktadır. Ne var ki, gittikçe artan yapılaşma ile göçen kişiler nedeniyle, yeraltı sularının aşırı sağılması sonucu, Ege Denizinin tuzlu suları, kıyıdan 1 ile 1,5 batıya, karaya doğru yaklaşık 75 metre derinden kama biçiminde Karaova’nın altına dalmış, birçok derin kuyuyu tuzlandırmıştır. Bir kere tuzlanan kuyunun yeniden kazanılması olasılığı yoktur.

Ancak, Söke, Ortaklar, Büyükmenderes kesiminde de yağış ile beslenme az olması sonucu çok yakında Kuşadası çok önemli susuzluk sorunu, dolaysıyla salgın hastalıklar geçirebilecektir. Yalnızca bu nedenle, Kuşadası’nda yapılaşmaya yol vermek cinayettir, kıyımdır. Buna dur demek gerekir.


  • post

Yorum Yazın