Anadolu Ateşi'nin kıvılcımı Kuşadası’nda nasıl yakıldı?

Anadolu Ateşi\'nin kıvılcımı Kuşadası’nda nasıl yakıldı? Anadolu Ateşi'nin kıvılcımı Kuşadası’nda nasıl yakıldı?

Yıl 1999. Mustafa Erdoğan, 750 aday arasından seçtiği 75 dansçı adı Sultans of the Dance isimli grubun temelini atmıştır. İlk gösteriler beklenenden fazla ilgi görür. Erdoğan, 2000 yılında gösterisine Anadolu Ateşi adını verir. Anadolu Ateşi, kaynağını Anadolu'nun mitolojik ve kültürel tarihinden alan ve Anadolu'nun her yöresinden derlenmiş yüzlerce halk dansı figürü ve halk müziğini içinde barındıran özgün bir projedir. Hedef, Anadolu’nun binlerce yıllık sevgi, kültür ve tarih mozaiğinin barışla harmanlanan ateşini, tüm dünyaya tanıtmayı hedeflemektedir.. Nitekim grup, tüm dünyayı gezmiş, onlarca ödül kazanmıştır…

Oysa ki, Mustafa Erdoğan’a mal edilen bu fikir, Anadolu Ateşi adını almadan yıllar önce mütevazı Kuşadası Kaya Aldoğan Lisesi’nde hayata geçmiştir. Grubun elemanları da profesyonel dansçılar değil, okulun öğrencileridir. Tamamı Kuşadalı öğrencilerden oluşan grup, katıldığı uluslararası festivallerde öyle bir rüzgar estirir ki, gösteriyi yabancı konuklarına izletmek isteyen turizmciler bile kuyruğa girer… Kulaktan kulağa yayılan ünü ve ortaya koydukları performans, gösterinin özündeki ince mesaj Devlet Halk Dansları Topluluğu’na bile ilham olur.

“Devlet Halk Dansları'ndan sonra Mustafa Erdoğan'ın yaptığı Anadolu Ateşi'nin özü de bu liseden çıktı. Bu iki grubun ilk protipi biziz ve bu çok gurur vericiydi bizim için''diyor, emekli Beden Eğitimi Öğretmeni İbrahim Kafadar.

Antik Tiyatro’da mucize anlar…

5 Mayıs 1984 tarihinde, Efes Antik Kenti'nin büyük tiyatrosunda, Kuşadası Kaya Aldoğan Lisesi Dans Grubu rüzgarı eser. Anadolu Ateşi'nin bugünkü haline ilham kaynağı olan grup, o tarihte, konuk olarak farklı ülkelerden gelen dans gruplarını gölgede bırakmaya fazlasıyla yetmişti. TRT’nin ünlü spikerlerinden Ayşe Egesoy'un sunucu olarak yeraldığı etkinlikte, sıra Kuşadası Kaya Aldoğan Lisesi Dans Grubu'na geldiği zaman bir türlü çıkacağı kategorinin anonsunu yapamamıştır. Belli bir yörenin değil de bütün Anadolu'nun danslarını kapsayan grubu tek bir isim altında toplamak, program içinde tanımlamak, tecrübeli sunucu için bile hiç kolay olmamıştır. Sonrasında, alanı dolduran kalabalığın meraklı bakışları altında, büyük bir sessizlik hakim olur.

Beden Eğitimi Öğretmeni İbrahim Kafadar ve ekibi, bir hayali daha gerçeğe dönüştürüyor...

Beden Eğitimi Öğretmeni İbrahim Kafadar'ın bir hayalidir Dans Grubu. Aslında O, bu sahne için arkadaşları ve öğrencileri ile beraber aylarca çalışmış ve başarıya ulaşma yolunda sayısız fedakarlıklara imza atmıştır. Kuşadası Kaya Aldoğan Boru Trampet Takımı'nın başarısının yanı sıra Dans Grubu'nun yolculuğuna da ışık olan Kafadar, bu gurur verici başarıyı ve kahramanları bizlere anlattı. O günleri anlatırken, hala, aynı heyecanı yaşadığını belirten Kafadar, başta öğrencileri olmak üzere, öğretmen arkadaşlarına ve hikayenin vazgeçilmezleri olan bütün isimlere bir kez daha teşekkür etti.

Dans Grubu şekillenirken...

Kaya Aldoğan Lisesi'nin, o tarihlerde Kuşadası'nın tek lisesi olduğunu anlatan Kafadar, ''19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramları'nı hazırlamak bizim görevimizdi. Her yıl bir program hazırlamak ve hazırlanan programın geçmişte yapılanlardan daha mükemmel olması da kolay bir iş değildi. Bir bayramda, eşim Ayşe Kafadar, Adnan Saygun’un müziğini kullanarak batılı dans figürleriyle bir program sundu. Program güzeldi ancak bizim kendimize özel yerel kaynaklarımız varken, programın Avrupa özentisi olarak görünmesi hoşuma gitmedi. O an aklıma bir sonraki bayramın programı gelmeye başlamıştı. 1983-1984 Öğretim Yılı Bayram Komitesi toplantısında, dönemin kaymakamı Uğur İnan çok değişik ve görkemli bir program istediğini belirtince bu düşüncelerimi biraz daha geliştirip aktardım. Milli Eğitim Müdürü Nimet Altıparmak bunu gerçekleşemeyecek bir hayal sayarken, okul müdürümüz Adnan Evrensel bu konuda bir düşünce belirtmedi. Kaymakamımız destek verdi ama o da işin parasal yönünü düşünüyordu. Kuşadalıların, kendi okullarına ilişkin bir çalışmaya destek olacakları inancındaydım. Kısa sürede beklediğimiz meblağ toplandı. Bu konuda büyük desteğini gördüğümüz Halıcı Aydın Üner' in hakkını asla ödeyemeyiz'' dedi.

Tek yürek olduk...

Sadece okul bahçesinde başlayan bir kaç prova, önümüzdeki günlerde bu işe gönül veren öğretmen ve öğrenci birlikteliğinden doğan koskocaman bir ekip işine dönüşmüştü. Müzik öğretmeni Ahmet Dilek ‘in desteği asla unutulamaz. Bu konuda eşim Ayşe ile birkaç yetenekli öğrencimiz gece gündüz yeni figürler buluyordu; her provada onları deneyip kareografiyi oluşturmaya çalışıyorduk. Herkes gece gündüz demeden çalışıyordu. Adamızın gençlerinin yetenekli ve hevesli oluşu, dansçı seçimlerimizi de kolaylaştırdı. Öğrenciler, okul bahçesinde yaptığımız çalışmaları izledikçe, aramıza yeni öğrenciler eklendi.

Müzik aletleri ve kıyafetler alındı...

Müzik aletlerini tedarik etmemiz de en az çalışmalarımız kadar meşakatli olmuştu. Ancak, sonunda, davulları ve en iyi dolileri yaptırmayı başarmıştık. Konya’dan kaşıklar, İstanbul’dan ziller, Bursa’dan tefler gelmişti. İzmir Radyosundan sanatçısı Ahmet Günday’dan, Agora'daki dericiye ve Adalı marangoz Sezai Abi’ye uzanan keyifli ve heyecan dolu bir macera yaşamıştık. Işık Söğütlü’yü giysi modellerinin çizimi için aramıştım. Eşi Kenan Söğütlü ile sahibi oldukları Maşallah Butik ve Maş-Teks ‘teki işlerinin yoğunluğundan dolayı bize önce evet diyemedi. Ardından, gösterimizi gelip izlemelerini istedim. O kadar beğenmişlerdi ki, gösteriyi üç defa izlemeye geldi. Ben bu grubun giysilerini kimseye yaptırmam, sizden para da istemem, diyerek bizi büyük bir sevince boğdu. Kızlar için Antep yemenisi, erkeklere de Aydın efelerinin çizmelerinden yaptırmamız gerekiyordu. Yılmaz Türkşen bu konuda tam destekçimiz oldu. Öğrencimiz Mehmet Uygun ‘un babası Fehmi Uygun, kösele ve en kaliteli derileri bizlere sağladı. Herkes tek yürek olunca ve dayanışma da büyük olunca toplanan paranın çoğunu okulun, Temel Okan başkanlığındaki koruma derneği hesabına yatırdık.

Ve Efes Festivali'ne başvuru yaptık...

O kadar yoğun bir çalışma yapmıştık ki.. Heyecanlıydık. Efes Festivali'ne başvurumuzu yapmış ve sonucu bekliyorduk. Sonra, cevap geldi. Programın çok önce hazırlandığını ve grup olarak giderlerimizin festival bütçesinden karşılanamayacağını belirttiler. O zamanın Kaymakamı Uğur İnan devreye girerek, tüm giderleri karşılamamız koşuluyla bizi de bir yere sıkıştırdılar. Her şey hazırdı.

Elbirlik firmasının araçlarıyla, Efes’e geldik. Festival Komitesi'nde ki görevli, kalabalık ve gösterişli grubumuzu ilk gördüğünde çok şaşırmıştı. Ahmet Dilek müzik aletlerini kurdu. Sıramız geldi ve Çocuklarımla bir kez daha gerçekten gurur duydum.

Sahne şenlenir; yer yerinden oynamıştır

O derin sessizliğin ardından, ellerindeki dolileri çalarak gelen çakı gibi delikanlılar sahnede belirdi. Genç kızlar, güvercin yürüyüşü eşliğinde teflerle ve kaşıklarla delikanlılara eşlik ediyordu. Renklerin ortak dansı şeklinde doldururlar sahnenin dört bir yanını. Gençler, o gün, Türkiye'nin farklı yörelerini, izleyenlerin ayağına kadar getirmişti. Alanı dolduran izleyiciler, sırf gördükleri sihir bir süre daha devam etsin istercesine kısa bir süre alkışlamamışlardır grubu. Çiftetelli bitip, gençler selama durduklarında çok güçlü bir alkış tufanını da beraberinde getirdi. Sahnedeki 48 genç, tek yürek olarak selamladılar izleyicileri.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nda Kuşadalılar ile buluştuk

Festivalden sonra, Dans Grubu, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramına katıldı. Kuşadalıların coşkulu alkışlarıyla karşılandık. Sonrasında Fransız Tatil Köyü, Kuş-Tur ve İmbat Otel’de gösterilere çıktık. Tanıtımlarda, karşılamalarda yer alarak okulun koruma derneğine büyük katkı  sağladık. Zor bir süreçti ama bir o kadar da gurur vericiydi biler için. Mezun olan öğrenciler ve öğretmenlikten ayrılmam gibi nedenlerden dolayı üç yıl boyunca bayram, özel günler ve Efes Festivalinin vazgeçilmezi olan grup dağıldı. Grubun, Efes Festivali'nde ki bir başka gösterisi, benden sonra gruba sahip çıkan yeni müdürümüz Halil İbrahim Aktemur sayesinde, 1986 Efes Festivali’nde bu kez Cenk Koray’ın sunuşuyla olmuştu.


  • post

Yorum Yazın