Kuşadası’nın sesi rekora koşuyor!

Kuşadası’nın sesi rekora koşuyor! Kuşadası’nın sesi rekora koşuyor!

''Tam 50 yıldır mikrofona ve dinleyicilerime aşığım. Sabah yataktan kalkma nedenim müzik sesi duymak ve hemen mikrofon başına koşmak'' diyerek kendisini kısacık bir cümle ile özetlemeye çalışan Belma Özgün, aslında, Kuşadası'nın gözü, kulağı ve sesi olmanın gerçekliğini mütevazi bir biçimde bizlere özetlemeye çalıştı. Kuşadası'nda renkli kişiliği ile tanınan; Kuşadası 105 FM'in vazgeçilmez sesi ve programcısı Belma Özgün, bakın neler anlattı?

Radyo programcılığının, çocukluktan gelen bir hayal olduğunu anlattınız. Herşey nasıl başladı?

9 yaşındayken, TRT İzmir Radyosu Çocuk Saati programında başlamıştım radyoculuğa. O zamanlar ses ile duyguları, olayları anlatmak büyülü bir olaydı benim için. Uzun süren bir eğitim ve zorlu sınavların ardından hayalimin aralanmış kapısından içeri girivermiştim. Görmediğiniz kişilere, sesinizle duygularınızı ulaştırabilmek, onların hayal dünyasına ortak olabilmek benim için paha biçilmez duyguları da beraberinde getirdi. Bazen bitkilerin dünyasında maydanoz olup faydalı yönlerini anlattım. Ya da sesimi titreterek yaşlı cadı olup elma verdim prensese. Mikrofonda tiyatro, arkası yarın gibi büyüklerin heyecanla dinlediği yayınlarda sesim farklı renklerde ve rollerde 10 yıl boyunca dinleyicilere ulaştı.

30 yıldır, Kuşadası 105 FM frekansından yayın yapıyorsunuz. Zamanı başa sarsak.. Kuşadası 105 FM'in ilk tohumlarının atıldığı o günleri nasıl anlatabilirsiniz?

Kuşadası'nda ilk canlı yayın programımız başladığında bir müzik çaldık ve herkese de radyonun yayına başladığını duyurduk. O zamanlar Türkiye'de 5 tane özel radyo vardı ve bir tanesi de sahibinin Nusret Baykara olduğu bizim radyomuzdu. Power FM'in sahibi Cem Hakko o zamanlarda Kuşadası'na gelmişti. Nusret Bey'e, ''Yahu, yerel radyoda ne yapacaksın. Gel, birlikte İstanbul'da bir radyo kuralım'' demişti. Oysa, Kuşadası 105 FM'in ilk tohumları da atılmıştı zaten. Bugün, Kuşadası'nın en eski reklam ajanslarından bir tanesi olan, Akset Tanıtım Danışmanlık Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Can Tekmen ile çalışmalarımız devam ediyor. Kendisine, göstermiş olduğu desteklerden ötürü birkez daha teşekkür etmek istiyorum. 1992 yılından bu yana Kuşadası 105 FM'de, haftada üç gün, konuklarımla, canlı yayında, kültür sanat etkinliklerini anlatıyorum. Tam 30 yıldır, Kuşadası 105 FM frekansından yayın yapmaya devam ediyorum ve o günden bugüne de mikrofonumun başından sesimi yettiğince duyurmaya çalışıyorum.

Mikrofonuma ve dinleyicilerime aşığım diyorsunuz.. Bir noktadan sonra, radyo programcılığı iş olmaktan çıkıp ‘aşk'a dönüştü diyebilir miyiz?

1989’dan beri çok sevdiğim Kuşadası’nda yaşıyorum. Eşimi, 1999 yılında kaybettikten sonra mikrofonuma daha fazla sarıldığımı söyleyebilirim. İnsanların evlerine konuk olmak ve birbirinden farklı insan hikayeleri dinlemek, içimde varolan radyo programcılığını çok kısa bir sürede aşka dönüştürdü. Sesimi duyurduğum o kadar güzel insanlar oluyor ki. 7'den 70'e kadın, erkek, çocuk demeden herkesi kucaklamaya çalıştım bu yıllar boyunca. Sesimin her yere gittiğini bilmek coşku veriyor  ve beni hayata bağlıyor. Yaşam sevincimi çoğaltmaya devam ederken, sesim ve mikrofonum ile bunu paylaşmak en büyük servetim.

Bugüne kadar çok sayıda hayata dokundunuz. Bu çerçeveden bakıldığı zaman sizi en çok mutlu eden projeniz hangisiydi?

''9 Yaşındayım. 99 Yazar Tanıyorum'' projemiz benim için muhteşem bir çalışmaydı. Dünya Bankası o dönem Yaratıcı Fikirler yarışması yapmıştı. ''9 Yaşındayım 99 Yazar Tanıyorum'' projem de aynı döneme denk gelmişti. Edebiyat grubumuz vardı ve arkadaşlarımız ile birlikte 99 yazar saptadık. Çocukların algılayabileceği türden kitaplarımızı seçerek o projeyle başvurumuzu yaptık. 400'e yakın projenin kıyasıya mücadele ettiği yarışmada Kuşadası olarak finale kaldık. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) projemizle ilgili fuara davet edildik. Stantlarımızı kurup projemizi en iyi şekilde tanıttık. Sonuçların açıklanacağı o bir ay hayatımın belki de en heyecanlı anlarını yaşadım diyebilirim. Sonra beklediğimiz telefonu aldık ve yarışmayı kazandığımızı öğrendik. Uzun bir hazırlık süreciydi ve sonucundan başarıyla ayrılmış olmak hepimizi inanılmaz mutlu etmişti.

Teknolojinin nimetlerinden faydalanmaktan bahsederken sahi, teknoloji size hangi nimetleriyle geldi?

Geçen zaman içerisinde, sesimiz, Kuşadası sınırlarının çok dışına taştı. Özellikle, Kuşadalı olup ta yurt içinde farklı şehirlerde ya da yurt dışında yaşayan arkadaşlarımıza sesimizle ulaştığımız zaman almış olduğum geri bildirimler ve teşekkürler yaptığım işin ne kadar değerli olduğunu göstermeye yetiyor. Gelişen teknolojiyle birlikte, sadece ses olarak ulaştığımız dinleyicilerimizi artık sesin yanında görüntü olarak ta karşılayabiliyoruz. Sosyal hesaplar üzerinden ya da cep telefonumuzla canlı yayın yaparken karşımızdaki insanlarla yüzyüze program yapmak, manevi anlamda, kucaklaşmaya yakın duyguları bizlere hissettiriyor. İnsanların, seslerine yansıyan heyecanı, üzüntüyü, şaşkınlığı ya da mutluluğu ekrana yansıyan beden dilleri ile bütünselleştirmek bizlere çok daha net bir anlaşma ve anlatma imkanı yaratıyor.

Yerel Tarihini Bilmeyen Kentler, Geleceğini Düşünemezler''. Kuşadası'nın yaşayan belleği, ''Yerel Tarih Dergisi''nin en önemli neferlerinden biri de sizssiniz. Çalışmalarınız devam ediyor mu? 

Kuşadası'nın, geçmişten bugüne, mühürlü kapılarının teker teker açılarak, içinde barındırdığı sırların günyüzüne çıkartılmaya çalışıldığı belki de en uzun soluklu dergi Yerel Tarih dergimiz oldu. Bu işe gönlünü veren; işinde uzman isimlerle bir arada çalışıyoruz. Ali Ergül, Mustafa Dinçoğlu, Müjgan Şavkay, Mustafa Veli, Dr. Ayşe Şerifoğlu ve liste uzayıp gidiyor. Her bir arkadaşımıza bu noktada yürekten teşekkür etmek istiyorum. Bu süre zarfında yitirdiğimiz arkadaşlarımız da oldu. O arkadaşlarımızı da sevgiyle anıyorum. Yerel Tarih Dergimiz ilk basımından bu güne, Kuşadası'nın yaşayan belleği olarak okurlarıyla buluştu ve buluşmaya da devam etmekte. Ben de evlerden taşan öyküleri paylaştım okuyucularımızla. Çaldığım kapıların ardından beliren türlü hikayeleri, bazen merakla bazen mutlulukla bazen de hüzünlü ama her zaman aynı heyecanla kaleme aldım. Sonra o hikayelere ses oldum ve radyo programımda, ''Yaşamın Renkleri'' adıyla, yerelden evrene uzandım. Genç Mikrofon yarışmasında sahneye ilk kez çıkan sesler, spor ve teknolojik başarılarını anlatmak için radyoya davet ettiğim çocuklar, geçmiş zaman anılarına özlem duyan mahalledeki komşularım, bakkal amca, balıkçı abla, seslerini mikrofonumla duyurduklarımdan sadece bazıları.


  • post

Yorum Yazın