Kasaba avukatının “şaibeli” mal varlığı nasıl buharlaştı?

Kasaba avukatının “şaibeli” mal  varlığı nasıl buharlaştı? Kasaba avukatının “şaibeli” mal varlığı nasıl buharlaştı?

Kamuoyunda 2016 yılının ikinci yarısından itibaren konuşulmaya başlanan ve giderek bir şehir hikayesi haline gelen “kasaba avukatı”nın mal kaçırma operasyonu üzerindeki sır perdesi aydınlanmaya başladı. Belgelerin ortaya çıkmasıyla birlikte büyük bir sansasyona dönüşmesi kaçınılmaz olan olayların tanıkları slkhaber.com’a anlattıkları detaylarla, milyonluk bir vurguna ışık tuttu.

Bir bölümü mağdur olan tanıkların anlattıklarına göre “şimdilik” şehir hikayesi olarak anılan sürecin başrol oyuncusu, “taşı toprağı altın” umudu ile “rant” potansiyeli yüksek sahil kasabasına yerleşen bir avukat. Geldiğinde sırtındaki ceketinden başka hiçbir varlığı olmayan o avukat, uzun süre saatlik ek dersler vererek yaşamını devam ettirmeye çalıştı. Genç avukatın hayat akışının değiştiği tarih ise önemli bir işadamının alacak-verecek davası için vekaletini aldığı 2005 yılı oldu. Büyük olayların yaşandığı yaklaşık 1 yıllık dava sonunda kapısına gelen işadamı sadece alacağını değil, tüm malvarlığını kaybederken o avukat küçük sayılmayacak bir servetin sahibi oldu. Cebi para görünce sosyal çevresini genişletmek için hamle yapan kasaba avukatı, “Köylü” bir arkadaşının desteği ile bazı derneklere üye olurken, Türkiye’de mülk edinmek isteyen Avrupalılardan oluşan hatırı sayılır müvekkil edindi. Ne var ki, devretmek koşulu ile Türkiye aşığı Avrupalılar adına alınan mülklerden bir bölümü hak sahiplerine iade edilmedi. Böylece kasaba avukatı, ceketiyle geldiği ilçenin gayrimenkul zenginleri arasına katıldı.  Artık kasasında kendisine ait onlarca tapu vardı.

Bir genç olarak geldiği sahil kasabasında parasına para, ününe ün katarak zirveye koşturan, çeşitli kuruluşlarda önemli görevler üstlenen o avukatın hayat anlayışı 2016 yılının 15 Temmuz’u ile birlikte tersine döndü. Mal-mülk edinme sevdası bir anda tersine döndü. Ne hikmetse aynı yılın sonuna doğru sahibi olduğu her şeyi satışa çıkardı. Hatta lüks ofisini bile.

Hatırlı dostlar devreye girip de sakinleştirinceye kadar bazı mülkler satılmıştı bile. Ama elde hala kıyamadığı gayrimenkullerden oluşan ciddi bir servet kalmıştı. 2018 yılına gelindiğinde onlardan da kurtulmak için yeniden düğmeye bastı.

Garip rastlantı, bu mülklerin alıcılarından biri bir yakını çıktı, biri de bir “Mevlevi” ailenin hali vakti yerindeki haylaz çocuğu olan komşusu. Alıcılardan 3’ü ise ekonomik anlamda “bitik” olarak tanımlanan tanıdıklarıydı. “Serhat” diyarından gelen esnaf, “Şehzadeler” diyarının sportmen genci ve Güneydoğu’nun “Tutmaç Çorbası” ile bilinen kentinde doğan lüks bitki üreticisi elde kalan son mülklerin sahipleri oldular. Oysa ki, resmi kayıtlara göre 3’ü de ne bu mülkleri satın alacak paralar kazanmışlar, ne de böyle bir birikim yapmışlardı. Neticede alışveriş tamamlandıktan sonra o muhteris kasaba avukatının üzerinde dikili bir ağaç bile kalmamıştı.

Birisi yaşadığı ekonomik krizden dolayı intiharın eşiğine gelen, birisi çareyi yurt dışına kaçmakta bulan, birisi de işini-gücü yakınlarına devrederek hayatını devam ettiren o 3 alıcı, hiçbir şekilde sahibi göründükleri mülklerin maliki olamadı. Ama avukat dostlarının sağladığı imkanlar ve pozisyonlar sayesinde 3’ü de içinde bulundukları mali krizleri aşarak yaşadıkları sahil kasabasının önemli şahsiyetleri arasına katılmayı başardılar.

Yukarıda da vurguladığımız gibi “şimdilik” şehir hikayesi olarak kulaktan kulağa fısıldanan olayın kahramanlarının gerçek kimlikleri ve tüm ayrıntılar belgeleriyle birlikte yine slkhaber.com’da olacak.


  • post

Yorum Yazın